Beton Grisi Susacak, Artık Kasımpatı Konuşacak: Balkabağıgiller

Beton Grisi Susacak, Artık Kasımpatı Konuşacak: Balkabağıgiller

Beton Grisi Susacak, Artık Kasımpatı Konuşacak: Balkabağıgiller

Dünya Çevre Günü ve takip eden hafta boyunca, çocuklarla ekolojik hayatı, yaşam döngüsünü konuşmaya imkân verecek kitaplara odaklanacağımızı söylemiştim serinin ilk yazısı olan Yaşam Döngümüzün Katmanları, Tohumların Kadim Fısıltısı: Meşe Palamudunun Sırrı’nda. Meşe palamudu okuruna tohumdan meyveye, meyveden ağaca, ağaçtan ormana doğru genişleyen büyülü döngüde, canlıların işlevini anlatıyordu; düştüğü yerde yeni bir yaşamı var etmeyi, minicik bir arının kocaman bir ayının kış uykusuna yatabilmesindeki rolünü… Biz, sorumsuz ve sınırsız tüketici olarak insan, yer almıyorduk döngüde. Çocukların bu kitapta türümüzü araması ve yokluğun sebebini sorması, ne şahane öğrenişlere kapı aralayacak kim bilir ve ne mutlu yaşamı bitkinin, hayvanın, doğanın döngüsüyle anlatan kitaplara erişen çocuklara. Ben ders kitaplarının yaşam ya da çevre ünitelerinden döngü değil, altındaki her canlının insana hizmetle mükellef olduğunu erken yaşta belletmeyi amaç edinmiş, doğayla ilişkiyi sahip olma düzeyine gerileten bencil cehalet vesikaları olan piramit görselleri hatırlıyorum zira. Doğaya, döngüye dair aksak bilincimizin inşasına ya da günümüzün yakıcı çevre sorunlarına sabitlenerek konuşmaya devam edersek, elimizde çıktısı mücadelenin boşa olduğunu düşündürebilecek kadar hacimli, karamsar bir tablo kalabilir ve bizim buna hiç ihtiyacımız yok. Çünkü buradaysak, bu yazıyı okuyorsak, başka bir dünya ihtimaline, piramidin tepesinde değil, döngünün içinde olduğumuza/olmamız gerektiğine inanıyoruzdur bana kalırsa. Öyleyse topraktan göğe uzanan öykülere kulak vermeye, bize benzeyen karakterlerin gezindiği kitaplarla tanışmaya devam!

Meşe palamudunun adım adım çiçeğe dönüştüğü ânı düşünelim, sonra o çiçeklerin, bitkilerin büyüyüp çoğaldığını, çeşitlenip saçıldığını, onları çok seven, dillerinden anlayan, ihtiyaçlarını gözeten insanların elinde yeniden, yeniden yeşerdiğini ve bu yeşermenin bir kitaba taşındığını. Günün kitabı Balkabağıgiller, döngümüzün bitkilerine, yeşillerine odaklanıyor ve doğa üzerine düşünmek, yaşamı tanımak için muhakkak evden dışarıya çıkmak gerekmediğini de fısıldıyor.

Balkabağıgiller, iki kişilik bir aile. Büyükşehirlerde soluk almaya çalışan pek çoğumuz gibi, yüksek binaları ve o binaların arasına, bir kıyamet senaryosundan sağ çıkmış gibi birer ikişer dağılıp kalmış gariban ağaçlar yeşilden yana tek manzaraları. Beton grisi cepheler, çatılara bereketli toprağa kavuşmuş gibi saçılan antenler, dev reklam panoları ve ufukta bir yerlerde azıcık gökyüzü, biraz da bulut. Bu evin penceresi, bizimkinin aynası sanki. Gözümüzü pencereden ayırıp eve döndüğümüzde ise görüyoruz farkı, Balkabağıgiller bitkileri çok ama çok seviyor. Yüksek katlı komşularının arasından adıyla sıyrılan apartmanlarından ilhamla mı bilinmez, önce kocaman bir bitki dikiyorlar saksıya, sonra miniciklerden birini, yerini sevdi mi çoğaldıkça çoğalanlardan bir arsızı, derken beklediği ilgiyi göremezse küsüp saklananlardan bir nazlıyı. Hanedeki bitki sayısı elliye yaklaşırken okuru evin her köşesinde yemyeşil bir hayatın soluk aldığını görüyor, Balkabağıgiller’in bitkilerinin haşmetine baktıkça anlıyor onları sevmekle yetinmeyip dillerini de iyice öğrendiklerini. Sonra aileye adları gibi tatlı iki bebek katılıyor, onlardan hemen sonra bir de yavru kedi. Her canlının yeşille ilişkisi başka, yeşilin onlara verdiği tepki de öyle, yazının başında kurduğum iki cümleyi güncellemek gerekiyor bu bilgi eşliğinde: Balkabağıgiller yola iki kişiyle çıkmış ve sonra çook kalabalıklaşmış bir aile ve bu kitap, sadece döngümüzün yeşillerine değil, yeşil dışındaki canlıların yaşamla ilişkisine de odaklanıyor. Tohumun öyküsü gibi bu ailenin öyküsü, birbirine dokundukça dönüşen, dönüştükçe genişleyip yenilenen bir döngü.

Günlerden bir gün Balkabağıgiller’in anne babası, hazır çocukları da biraz büyümüşken uzun bir tatile çıkıp kendilerine güzel zamanlar armağan etmeye karar veriyorlar ve okurun yeşille kuracağı güçlü bağın adımları da bu kararla atılıyor. Bir ev düşünün her odası, her köşesi bitkilerle dolu ve bu bitkiler uzun tatil günleri boyunca bakımsız kalacaklarına inanarak başlıyorlar dertlenip ağlamaya. Her sayfada yaprağından kabuğuna detaylarla bezeli bir bitki dile gelip anlatıyor ihtiyaçlarını. Hangi bitkinin suyu ne kadar sevdiğini, hangisine gölgede serinlemenin yettiğini, kimin ışığa hayran olduğunu iyice öğreniyor küçük okur. Hangi bitkilerin hava değişikliklerinden nasıl etkilendiğini, hangilerini dalından koparıp mutfağımıza kattığımızı öğrendiği sayfaların yanına ekliyor yeni bilgilerini. Balkabagiller bitkilerini kızgın kumlardan serin sulara adımlarken mi hatırlayacak, bitkiler ağlamaktan başka neler yapabilecek, çocuklar bu işe ne tepki verecek? Bu soruların yanıtını merak eden okurları yeşil ailenin macerasını okumaya devam etmeli.

 

Balkabagiller, çocuk ve yetişkin insanın, evcil ve oyuncu bir hayvanın bitkilerle kurduğu bağı, onun kuracağı muhtemel bağlarla anlatıyor okuruna. Çocukların hayatı keşif arkadaşı, kedinin oyuncağı oluyor bitkiler ve bu ihtimallerin gerçekliğini, bitkinin yaşam hakkını koruyarak anlatıyor Ezgi Berk. Hayli zor olanı, şahane bir dengeyle yapıyor yazar, okuruna bunu yapmamak gerektiğini salık veren bir uyarı ya da kötü sonlanan bir oyundan çıkarılması gereken bir dersle değil, gerçeği kendi gerçeği içinde, bitkinin kendi sınırlarını anlatmasına imkân vererek. Mutfak penceresi önündeki menekşenin yüzündeki yorgunluk izlerini fedakârlık anlatılarıyla silmeye çalışan annenin biricik sırdaşı olmadığı, babaların neşeyle çamaşır asıp evdeki her işle ilgilendiği, çocukların hayatı türlü zıpırlıkla öğrendiği, kedilerin her an oyuncu, her an mağrur olduğu kitaplara bayılıyorum. Çok yaşasınlar, Balkabagiller’in bitkileri gibi çoğaldıkça çoğalsınlar. Bitirirken, betonla kaplı şehir manzaralarından minicik bir bitkinin yaprak dokusuna, değişen duygu durumlarını yansıtan mimiklerine dek her çizgisiyle bizleri bu yeşil hanede soluklandıran Ece Zeber’in çizimlerine hayranlığımı eklemek isterim. SetoBal’ın öyküsüyle tanıştığım çizgileriyle, isimlerini ve cisimlerini Balkabağıgiller sayesinde öğrendiğim bitkileri sokaklarda, saksılarda görünce kıkırdayışımda arkadaş olduk.

Kitabın sonunda, bahsi geçen tüm bitkilerin detaylı çizimleri, su ve ısı ihtiyaçları ile faydalarından söz eden bakım kartları da yer alıyor.

Balkabağıgillerin yazarı Ezgi Berk, çizeri Ece Zeber, yayıncısı ise ABM.

 

 

Işıl Kızılırmak (@bukitabıcoksevdim)

Etiketler: Balkabağıgiller, Işıl Kızılırmak, Dünya Çevre Günü
Haziran 08, 2025
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı

Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.